İnsan, fıtratı gereği kendisini doğup büyüdüğü toprağa ait hisseder. Hayatını o toprağın şartlarına göre kurar ve rızkını oradan kazanmak için mücadele verir. Hatta öldükten sonra cansız bedeninin başka yerlere gömülmesinden endişe ederek vasiyetine ilk olarak “cenazemi doğduğum topraklara gömün,” maddesini ekler…
Bazen kitaplar yazarın önüne geçer. Bu cümleyi söylerken bunun tersinden okunacak bir durumu kendisiyle birlikte getirdiğinin altını çizerek konuşmak istiyorum. Yazar yazdığı esere nefesini verirken o eser yazardan uzaklaşıp okura ulaşsa da yazarından kopamaz. Çünkü ilk nefes her zaman varlık nedenidir.
Mehmet Sabri Genç, ‘Karekök Hayat’ adlı deneme kitabında nefsin derecelerinden ve derekelerinden, modern ifadeyle egonun/benliğin hallerinden öyküler anlatıyor. Zeki Dursun yazdı.. İnsanın bulunduğu sınırın dışında da -bu sınır hem zamansal bir sınır hem de mekansal bir sınır- başka hayatların olacağı ve o hayatların da bizdekine benzer olabileceği kabulü, insanın kendi dışındakilere yönelmesini sağlıyor. Bu hayat…
İnsan yaratılmışların en şereflisidir. Bunu duydukça ve düşündükçe çevresine bakıp bunlar mı eşreften diye sorguladığı olmuştur her insanın. Sorgula ve eşrefse yanaş; sorgula ve değilse uzaklaş. Kârın insanları sardığı bir dünyada yaklaşımı sahih düşünürlere ihtiyaç vardır. Çünkü onların gördüğünü kavradıkça bizde göremediklerimizi görme yolunda aşama kat edeceğiz. Tipik varoluşsal kaygılar ve kıvranmalardan sıyrılmak ve dünyaya…
Hazreti Mevlana’nın pergel örneğinde bir ayak belli bir noktada sabitkadem dururken, diğer ayak serbest dolaşır. Bugünün insanının ise ayağını basacağı yer kalmamıştır. Kalemi, kadim kültürümüzün bağrında yeşermiş kelimelerinin sığınağı olmuş yazar Teoman Duralı, Sorun Çağının Anatomisi’nde, zamane insanına sağlam bir zemin olarak manevi menşeini işaret ediyor.
Suskunluğa adanmış bir kitabın, avuçlarımıza bırakacağı, seslerden ve kelimelerden damıtılmış bir içkinin, menzile düşerken damağa ikramı ‘acı kök’ tadıdır. Acı bir kökü ısıran ve ısırığın uyandırdığı şuurun farkındalığıyla baktığımız dünyâ ile evvelki dünyâ arasında bir sükût boyu yol vardır. Bu izâfi kelimelerin gâye edindiği tasvir; Mehmet Sabri Genç’in Şûle Yayınları Merdiven Sanat Kitapları dizisinden çıkan ‘Şey ve Tan’ isimli deneme kitabına mâtuftur…